Evim evim güzel evim…
Eveeet… On günlük İstanbul tatilinden sonra eve dönmek çok güzel… Ah!!! Tatilimiz tabii ki çok
güzeldi. Çok çok gezdik, alışveriş yaptık… Topkapı
sarayını gezmelere doyamadık… Ayasofya’nın daha kapıdan girerken insanı
etkisine alan, başını döndüren tarifi imkânsız huzurunu
deneyimledik…
Yerebatan Sarnıcının serinliğinde
gizemli taşların fotoğraflarını çektik… Bebek’te mini dondurmacının enfes dondurmasından
yedik… Kanlıca ’da sahilde mis gibi tostları mideye indirip boğazın
serin sularını seyre daldık… Kanlıca’dan Üsküdar’a motorla dönerken saçlarımızı
rüzgâra bıraktık. Altından geçerken Boğaziçi Köprüsüne –Pardon
yeni adıyla 15 Temmuz Şehitler Köprüsü’ne- selam çakmayı ihmal etmedik… Kadıköy
– Moda arasında tramvaya binerek nostalji yaşadık… Moda’da Lita Mantı’nın nefis
yemekleri ile karnımızı doyurup, ünlü Ali Usta’nın dondurması ile sıcaklara
meydan okuduk… Polonezköy’de Sessizlik Ormanında düşsel bir yolculuğa çıktık… Hatta hayatımda ilk kez (daha
önce denemeyi hiç düşünmemiştim)
bowling oynadım… İstanbul’un Kedilerinin resimlerini çektik…
Özsüt’ün yeni lezzeti Yörük Sütlacının tadına baktım…
Kısacası
mükemmel bir on gün geçirdik. Ama yine de gittiğiniz
yerden döndüğünüzde hepimizin söylediği aynı şey değil mi?:
Evim evim,
güzel evim…
Home
sweet home...
Yes...
It is very nice to come back home after ten days Istanbul holiday... Ah !!! Of
course our holiday was very beautiful. We had so many strolls, shopping... We
were not satisfied with the trips to the Topkapi palace... Haghia Sophia has
experienced the impossible restlessness, which turns the head, turning the
head, which influences the human as you enter the door...
We took photographs of mysterious stones in the coolness of Yerebatan Sarnici... We ate at the delicious ice cream of baby mini ice cream... We had tossed the toasts to the midday and watched the cool waters of the throat. We left our hair in the wind while we were driving to Üsküdar from Kanlıca. While passing under the Bosphorus Bridge -Pardon with the new name, 15th July Martyrs Bridge, we did not neglect the crash... Kadıköy - Moda nostalgia by riding the tram...
We took photographs of mysterious stones in the coolness of Yerebatan Sarnici... We ate at the delicious ice cream of baby mini ice cream... We had tossed the toasts to the midday and watched the cool waters of the throat. We left our hair in the wind while we were driving to Üsküdar from Kanlıca. While passing under the Bosphorus Bridge -Pardon with the new name, 15th July Martyrs Bridge, we did not neglect the crash... Kadıköy - Moda nostalgia by riding the tram...
Moda'da
Lita Mantı's delicious food with our delicious food and the famous Ali Usta'nin
freezes with hot... We went on a fantastic journey in the Silence Forest in
Polonezkoy... I even played bowling for the first time in my life (I never
thought of trying it before) ... I took pictures of Istanbul's Cat... New taste
of Özsüt'un Yörük Sütlacının taste...
In
short, we had a perfect ten days. When you return to where you go but still is
not the same thing as we all say?:
Home
sweet home...