Caddeden
sokaklara doğru sesler elendi,
Pencereler
kapandı, kapılar sürmelendi.
Bir
kömür dumanıyla tütsülendi akşamlar,
Gurbete
düşmüşlerin başına
çöktü damlar...
Son
yolcunun gömüldü yolda son adımları,
Bekçi
sert bir vuruşla kırdı
kaldırımları.
Mezarda
ölü gibi yalnız kaldım odamda:
Yanan
alnım duvarda, sönen gözlerim camda,
Yuvamı
çiçekledim, sen bir meleksin diye,
Yollarını
bekledim görüneceksin diye.
Senin
için kandiller tutuştu kendisinden,
Resmine
sürme çektim kandillerin isinden.
Saksıda
incilendi yapraklar senin için,
Söylendi
gelmez diye uzaklar senin için...
Saatler
son gecenin geçti cenazesiyle,
Nihayet
ben ağlarken toprağın
yüzü güldü,
Sokaklardan
caddeye doğru sesler döküldü...
Faruk
Nafiz Çamlıbel
Faruk Nafiz Çamlıbel
Where
are you?
Sounds
from the street to the streets,
The
windows closed, the doors slammed.
In
the evening of a smoke of coal,
The
crumbling drops on top of those who fell ...
The
last passengers buried the last steps on the way,
The
guard was a stabbing sidewalk.
I
was alone in the grave as dead:
Burning
forehead is on the wall, my diminishing eyes are on the glass,
I
flowed my home, you are an angel,
I
expect you to see your way.
For
you, the lamps have caught on,
It's
from the lamps that I ran into my coat.
The
flowers are bloomed for you,
It
will not come to you that it will not come ...
Hours
of hours were shot with steel voice,
Hours
past the last night at the funeral,
Finally,
when I cried, the face of the earth laughed,
Sounds
from the streets towards the street ...
Faruk Nafiz Çamlıbel