Küçük Brooklyn Fırınını çok severek okumuştum. “Küçük Paris Pastanesi” de en az onun kadar güzel. Okumak isteyenler için Artemis yayınlarından çıkan roman 384 sayfa. Kitabın sonunda bir sonraki romanın ilk üç bölümü de var…
Arka kapak:
“Paris’in sıcacık bir köşesinde baştan çıkarıcı, küçük bir pastane keşfedilmeyi bekliyor. Ve menüdeki
en gözde seçenek aşk
olabilir…
Dört kardeşin en küçüğü olan Nina Hadley, erkek kardeşlerinin hayatı boyunca ona ne yapacağını söylemesinden, ailesinin her şeye karışmasından artık bunalmıştı. Karşısına Paris’te kısa süreli de olsa bir iş imkânı çıkınca, Nina hayatındaki belirsizliklere arkasına bile bakmadan au revoir dedi.
Küçük bir pastanede
düzenlenecek kursa yardımcı olmak üzere yola çıkan Nina’nın canını sıkan tek
bir sorun vardı. Pastanenin sahibi meşhur
şef Sebastion
Findlay’di. Yani Nina’nın erkek kardeşi
Nick’in en yakın arkadaşı ve Nina’nın kendini
bildi bileli aşık olduğu adam.
Ağız
sulandıran eklerler, zarif makaronlar, benzersiz Fransız tatlıları arasında,
Paris’in büyüleyici ve romantik atmosferinde masal gibi günler geçiren Nina’yı
baştan çıkarmak üzere bekleyen tek şey mutfakta öğrenecekleri değildi.”
147. sayfadan küçük bir
alıntı:
“Onlar Skype Operasyonu için
son düzenlemeleri yaparken, birden Marcel yanlarında belirdi ve önlerindeki
pasta standını çekip aldı. Nina onun standı Amerikalı çiftin masasına götürdüğünü
ve ikisine de birer ekler verdiğini
gördü.
Nina, elleriyle yanaklarını
tutup dehşet içinde “Bunu yapamaz,”
diye fısıldadı.
“Yaptı bile,” dedi Maddie,
kıkırdayarak.
“Ama onlar şey değil…”
“Ne değil? İnsanların
tüketimine mi uygun değil?”
diye takıldı Maddie. “Bana göre çok iyiydiler.”
Nina dudağını
ısırdı. “Ama… ben…
biliyorsun, bu konuda yetkili ya da profesyonel biri değilim.”
Marguerite onun elini okşadı. “Ben olsam endişelenmem,
n’est ce pas. Marcel titiz birisi. Onların
yemek için yeterince iyi olduğunu
düşünmemiş
olsaydı, müşteriye servis yapmazdı…”
Keyifle okumanızı dilerim 📖📖📖
Sevgiyle kalın 😍😍😍
Yorumlar
Yorum Gönder