(Görsel alıntıdır.)
Rüyada görmesen bile bir şekilde aklında, dilinde onunla uyanıyorsun. Geçenlerde Selçuk Ural’ın seslendirdiği “Dertlerimi zincir yaptım” şarkısı beynimin içinde o duvardan bu duvara çarparken uyandım. Tüm günde dilimden düşmedi. Hoş bunun için sıcak havaları mı sorumlu tutmalı yoksa “yaşlılık iş de” deyip geçmeli mi bilemiyorum.
“Aldatmak ne zaman başlar?”
Bu soruyla uyandım bu sabah. Uyku
ile uyanıklık arasında, nereden geldiyse aklıma bilinçaltından yüzeye doğru çıkıverdiler.
Peki: Ne zaman başlar aldatmak? Bir insan
bir diğerini (ikili
ilişkilerde) ne
zaman aldatmaya başlar?
Bir başka bedenle aynı yatağı paylaştığında mı?
Bir başka bedene sarılıp dans ettiğinde mi?
Başka bir eli tuttuğunda mı? Bir kahve içmeye gidince?
On beş dakikadan fazla baş başa
kalınca?
Bir erkeğe sorsan, cevabı: Başka biriyle yatmaya başlayınca diyecektir. Oda yakalanırsa.
Hatta çoğu erkek “önemli
değil, tek gecelik
bir şeydi, aldatma
sayılmaz ki” diyecektir.
Bir kadına sorarsan,
cevabı: Başka
bir kadınla baş başa vakit geçiren adam aldatmıştır. Baş
başa yemeğe çıkmışlar… Baş başa kahve içmişler…
Yani erkeğe göre başkaları tarafından görülse bile, partnerini
ikna edebildiği sürece aldatmış sayılmazken; bir kadına göre başkaları tarafından görüldüyse aldatmış oluyor. Genellersek böyle.
İstisnalar ve çok
uçlarda dolananlar hariç.
Oysa aldatmak düşüncede başlar.
Ait olduğun yerde
iken, oraya ait olmayan birini düşünmeye başlıyorsan… Eşinle/sevgilinle
yemek yerken, TV izlerken, seyahat ederken (yada her ne yapıyorsan) o “yasak
elmayı” düşünmeye başladığında aldatmaya başlamışsındır.
Birini aldatmış
olmak için3., 4.
Kişiler tarafından
görülmüş olmaya
gerek yok.
Aldatmak beyinde başlar, şahide gerek yok!!!
Sevgiyle ve sevdiklerinizle
kalın 😍😍😍
Yorumlar
Yorum Gönder