MEG Derinlerdeki Dehşet… Steve Alten…

Selam…

Yine bir kitapla karşınızdayım. Çalışırken yaşadığım yer ile işyerim arasında 20-25 dakikalık bir araba yolculuğum oluyordu. Arabada yer bulabilmek içinde biraz erken gidince rahatlıkla kitap okuyabiliyordum. Emekli olunca biraz rehavete kapıldım sanırım, okumak konusunda. Ekonomik nedenlerle de kitap satış fiyatları bazen insanı ürkütüyor. Elimdekileri bazı sitelerden satışa koyduğumda da aynı kitabı 45-70 TL arasında alabileceklerken tanesini 8 TL ye almak istemeleri insanı çileden çıkartıyor. Dursun diyorum: Kitap kitaptır. Birçok kitabımı en az iki kez okumuşumdur zaten. İnsan ilk okuduğunda gözden kaçırdıklarını ikinci kez okuduğunda daha iyi anlayabiliyor veya farklı bir bakış açısıyla değerlendirebiliyor.



(Görsel alıntıdır)

MEG oğlumun okumak için aldığı bir kitap. Ben prensip olarak eğer bir kitap filme çekilmişse önce kitabını okumayı tercih ederim; filmini bir şekilde izlemişsem de kitabı okumamayı… Çünkü, yazarın bakış hayal gücü ile yönetmeninki aynı olmuyor. Okur, kitaptaki olayları yazarın anlatımıyla, kendi hayal edebildiği şekilde değerlendirerek içselleştiriyor. Filmde ise, senaristin yazdığını, yönetmenin bakış açısıyla perdeye yansıtıldığı şekilde algılıyoruz ki bunun içine bolca teknolojide girince bambaşka bir şey ortaya çıkıyor. MEG de öyle. Yedi sekiz yıllık bir hatırlatmayla başlıyor kitap, film ise kitabın neredeyse yarıdan sonrasını anlatıyor. Filmi her ne kadar “Ay çok severim” dediğim bir tür olmasa da keyifle izlemiştim. Kitabı da beğendim. Okumak isterseniz kitap PANAMA yayınlarından çıkmış ve 440 sayfa.





                                                                       (Görsel alıntıdır)
 

Sayfa: 76

“Beyin sarsıntısını önleyecek bir donanıma sahip olan genç dişi, avının parçalanan organlarını aramakla vakit kaybetmedi. Devasa kafasını sallayarak balçık bulutundan kurtuldu ve aşırı şekilde hareketlenen duyularını sakinleştirmeye çalıştı. Yavaşça kendine gelen MEG acısını daha da şiddetlendiren ve hassas düzenini bozan, daha önceden aşina olduğu yüksek desibel bir ses duydu…”

Arka kapak:

“TARİHİN EN ÜRKÜTÜCÜ YIRTICISI… ARTIK TARİH OLMAKTAN ÇIKTI!

Donanma denizaltı pilotu Jonas Taylor, yedi yıl önce, okyanusların en derin ve en az keşfedilmiş bölgesi olan Mariana Çukuru’nda düzenlenen çok gizli bir görevde yer almıştır. Deniz yüzeyinden on bir kilometre aşağıdayken gezegenimizin en ürkütücü yırtıcısı, Büyük Beyaz Köpekbalığının tarih öncesindeki atası, on sekiz metre boyundaki ve otuz ton ağırlığındaki Carcharodon Megadolon ile karşı karşıya kalmıştır. Denizaltıyı hemen yüzeye çıkaran Jonas, canını zor kurtarmıştır ancak kariyeriyle birlikte, araçta bulunan iki bilim insanının hayatı da sona ermiştir. Deniz kuvvetleri komutanlığı, onun konuya ilişkin iddialarını “derinlik sapkınlığı” olarak nitelendirmiştir.

Artık bir paleobiyolog olan Jonas, tüm dünyayı bu yaratıkların hala var olduğuna inandırmaya çalışmaktadır. Devasa hayvanların dondurucu suyun altında yer alan ve vadideki hidrotermal bacalardan fışkıran sularla ısıtılan ılık bölgede hapsolduklarını iddia etmektedir. Mariana Çukuru’na dönmek için bir fırsat ortaya çıkınca, on beş santim uzunluğunda beyaz bir dişle geri dönebilmek umuduyla, kendisine teklif edilen görevi kabul eder. İnsanoğlunun henüz keşfedilmemiş derinliklerindeki varlığı, köpekbalıklarından birinin yaşam bölgesini terk etmesine neden olur ve şimdi onu durdurabilecek tek kişi Jonas’tır.”

Keyifli okumalar dilerim 📖📖📖

Sevgiyle kalın 😍😍😍

 

Yorumlar