Merhabalaaarr…
Epey oldu değil mi sayfama el sürmeyeli. İnanın elim hiç klavyeye gitmedi. Önce malum gündelik işler-güçler, derken önce Ülkemizin doğusunda ve batısında peş peşe gelen deprem haberleri. Sonra… Sonra hepimizi derinden sarsan “Şehitlerimizin” acısı düştü yüreklerimize… Onların acısı sönmüyor, ateş düştüğü yerleri yakıp kül ediyor. Ardından göçmenlerin batıya açılan kapılarımızdan dışarı çıkma istekleri ve karşılığında medeniyetin timsali ülkelerin “gözlerimizi yaşartan” misafirperverlikleri…
Tam hadi diyorum el işlerimden bir-iki paylaşayım hooop “Yedi Bela Korona” hudut
kapılarına yaklaşmış; tıklatıyor. Sağ olsun Sağlık
Bakanımız Sayın Koca, hemen radyoyu Tv’yi kapatın, perdeleri çekin, ışıkları söndürün dedi: evde yok sanıp gider belki. Gitti mi? Yooo. Gitmedi, kapıların önünde
dolanıp duruyor. Ama kararlıyız, ışığı perdeyi açmayacağız. Evde olmadığımıza
elbet inanıp, onu besleyip büyütüp sokağa “kim”
sardıysa yine onun kapısına dayanacaktır. Ne demişler:
Çalma
kapımı, çalarlar kapını! Başka ne demişler: Alma mazlumun
ahını, çıkar aheste aheste!
Her neyse. Tüm bunlar olurken sessiz ve derin
de kalmayı tercih ettim. Kahreden, lanet okuyan, oraya-buraya gönderme yapan
yazılar bana göre değil. Bu arada kitap okumaya, gazetelerden geri dönüşüm çalışmaları yapmaya, örtüler işlemeye devam ettim. Bu kitapta biteli epey oldu artık bugün
tanıtacağım.
Bir Dilek Kadar Yakın…
Barbara Freethy…
Barbara Freethy’nin ilk defa bir kitabını okudum. Güzel, ilgi
çekici bir hikâye. Anlatımı da çok akıcı. Çocukluk arkadaşı ile yıllar sonra yeniden karşılaşan iki
kişinin birbirinin içine geçmiş hayat hikâyeleri anlatılıyor.
Arka kapak:
“İlk aşk zaman zaman da olsa hep hatırlanandır…
Ailevi problemlerinden kaçmak için hayal gücüne ve
yaratıcılığına sığınan Alexa, tatil için her yaz halasının yaşadığı Sand Harbor kasabasına gider. Kasabada yaşayan
ve en yakın
arkadaşı olan Braden’la yaz tatilinde bütün
zamanlarını birlikte geçirir, hatta ilk aşkı
birbirlerinde tadarlar.
Ancak hayat onlar için pek de tozpembe gitmez; bu iki aşığın arasına zaman ve uzun yollar girer. Alexa, on beş yıl
sonra halasının sert bir saldırıya uğraması
sonucu kasabaya döndüğünde artık bambaşka bir kadındır. Braden’ ı da içine kapanık, mutsuz bir adam olarak bulur.
İki eski dost ve aşığın hayata yeniden tutunmaları için, küçükken
sahilde buldukları cam şişeye fısıldadıkları
dileklerin yardımına ihtiyaçları var
gibidir.”
Kaç sayfa diye merak edenler için: 302 sayfa. Keyifle okumanızı
dilerim. 📖 📖 📖
Sevgiyle kalın 😍 😍 😍