Yaz boyunca
sıcaktan bunalınca “ne yapsam, ne yapsam” diye evin içinde dört dönerken –lazım olur-
diye kenara koyduğum kutulara işkence
etmeye karar verdim.
Nevresim, bornoz, ayakkabı… Evdeki kutuları dizdim önüme… Sonra baktım canları sıkkın karıştırdım dolapları onları ne mutlu eder diyerek. Kısacası; biraz kurdele, biraz inci-boncuk, silikon tabancası, tutkal, fırça tüm arkadaşları aldım karşıma. Bir-iki saatlik çalışmayla kutular süslenmiş ve her birine bir amaç verilmiş olarak yeni hayatlarına başladılar.
Resimde bir iki tane gibi görünüyorlar ama tastamam 7 taneler. (Laf aramızda iki adet kutuya daha ihtiyacım var.)
Hayatlarının bundan sonraki günlerini düğmeleri, kurdeleleri, nakış kumaşlarını, muline- yumak- orlon- floş iplikleri, dikiş makaralarını, fermuarları vs. koruyup gözetecekler. Öyle kafalarına estiği gibi oraya buraya dağılmalarına izin vermeyecekler.
Ben onlara güveniyorum!