Şimdi sen kalkıp
gidiyorsun. Git.
Gözlerin
durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler
Oysa
ben senin gözlerin siz edemem bilirsin
Oysa
Allah bilir bugün iyi uyanmıştık
Sevgiyeydi
ilk açılışı
gözlerimizin sırf onaydı,
Bir
kuş konmuş parmaklarıma
uzun uzun oturmuştu
Bir
sevişmek gelmiş bir daha gitmemişti
Yoktu
dünlerde evvelsi günlerdeki yoksulluğumuz
Sanki
hiç olmamıştı
Şurada senin gözlerindeki
bakımsız mavi, güzel
laflı İstanbullular
Şurada da etin çoğalıyordu
dokundukça lafların dünyaların
Öyle
düzeltici öyle yerine getiriciydi ki sevmek
Ki
Karaköy köprüsüne yağmur yağarken
Bıraksalar
gökyüzü kendini ikiye bölecekti
Çünkü
iki kişiydik
Oysa
bir bardak su yetiyordu saçlarını ıslatmaya
Bir
dilim ekmeğin bir iki zeytinin
başınaydı
doymamız
Seni
bir kere öpsem ikinin hatrı kalıyordu
İki kere öpeyim
desem üçün boynu bükük
Yüzünün
bitip vücudunun başladığı
yerde
Memelerin
vardı memelerin kahramandı sonra
Sonrası
iyilik güzellik.
Cemal Süreya
Love
Now
you are going up and going. Go.
Would
your eyes stop, they go as well. let go
I know
your eyes are yours
But
God knows we were awake today
Our
love was only the first opening of our eyes,
My
fingers were sitting on a bird for a long time
A love
has never been gone
No
poverty in the days when we were not in the yesterday
I
guess it never happened
My
heart was striking here
Here
in the eyes of your neglected blue, beautiful-looking Istanbulites
The
meat was multiplying over there as well as the worlds
So the
corrector was so fulfilling to love
While
Karaköy is raining on the bridge
The
heavens would divide themselves into two
Because
we were two people
Whereas
a glass of water was enough to soak your hair
One
slice of broccoli, one or two olives
I once
kissed you for the remembrance of the one
I do
not kiss twice, three necks bent
Where
your face ends and your body begins
After
the memories of the memories were heroes
The
goodness after the beauty.
Cemal Süreya