ÇOBAN ÇEŞMESİ
Derinden derine ırmaklar
ağlar,
Uzaktan uzağa Çoban
Çeşmesi!
Ey, suyun sesinden anlayan
bağlar,
Ne söyler şu dağa Çoban
Çeşmesi.
Göynünü Şirin’in aşkı
sarınca,
Yol almış hayatın
ufuklarınca,
O hızla dağları Ferhat
yarınca,
Başlamış akmaya Çoban
Çeşmesi.
O zaman başından aşkındı
derdi,
Mermeri oyardı, taşı
delerdi,
Kaç yanık yolcuya soğuk su
verdi,
Değdi kaç dudağa Çoban
Çeşmesi.
Vefâsız Aslı’ya yol
gösteren bu,
Kerem’in sazına cevap
veren bu,
Kuruyan gözlere yaş
gönderen bu,
Sızmadı toprağa Çoban
Çeşmesi.
Leyla gelin oldu, Mecnun
mezarda,
Bir susuz yolcu yok şimdi
dağlarda,
Ateşten kızaran bir gül
ararda,
Gezer bağdan bağa Çoban
Çeşmesi.
Ne şair yaş döker, ne âşık
ağlar,
Tarihe karıştı eski
sevdalar,
Beyhude seslenir, beyhude
çağlar,
Bir sağa, bir sola Çoban
Çeşmesi.
Faruk Nafiz
ÇAMLIBEL